Can Dündar'dan Evlilik Üzerine Güzel bir yazı
Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyibitirdiğim bir kurum benim için..17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın sonverdiği kurum aynı zamanda da...Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki dekuruma inanmamaktan geçiyor.Evliliği toplumun dayattığı şekildeyaşamamaktan...Nedir bu dayatmalar?Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitimseviyesinin erkeğin lehine yada en azından eşitolması
bunların sadece ikisi...Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yaşça büyükolmalı ki, kadına "höt" dediğinde oturmalı kadın...
Yada yumuşatıyorlar; efendim kadın erkekten önceçöktüğü için (hani doğum felan) küçük olmalıymışyaşı...Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmişolurmuş, evde kalmakmış layıkı....Eşim benden 2 yaş büyük; ne "höt" dememe gerek kaldı17 senede, ne de benden önce çöktü...
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti, "ooCan bey kapmışınız çıtırı" esprilerine muhatapdahi oldum.Eşim 3 üniversite bitirdi; ben bir taneyi 9 senedebitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezikbaktım...Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalarfarklıdır der Halil Cibran...Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi,Ben dinlerken o konuştu 17 sene.
O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklısınbitanem..." dedik,
Öfke bitip fırtına durulduğunda "ama bir de böyledüşün" de dedik fikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi,aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortakcüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..
Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon,kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık daama...Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Vegüvenin ardına saklanmış bir "saygı" vardı daima...Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile misütliman yaşayacaktık...
Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kezodamın dışında yattım bir gece, misafir odasında...Gece yarısı kapı açıldı, eşim "ne yapıyosun burda?"diye sordu kapının eşiğinden,"uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elindeyastıkla... "kay yana" dedi daracık yatakta."ne yapıyosun?" dediğimde "benim yerim senin yanın,sen gelmezsen ben gelirim" dedi...Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatinekadar sürecek...Ve bence doğrusu da bu...Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerindekavga ettik, yatak odamız hariç..
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kintutmadık birbirimize...Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41inci çift olacaktık o listede...
Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Ne de olsabizim oyunumuzdu, oynanan...Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyunbence...Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, nede bizim sözlerimizle...Sadece gönlünüzden geçtiğince...Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun;"...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadınmı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrenekarışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayatasunulmuş bir armağandır.Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..."
ŞİİR SAYFASI-1
SEÇTİKLERİM
Her uçuşta çiçeklere“Birdir gönlüm dilim” dermişHer güzel şeyin kimyası“Birlik,dirlik,ilim” dermiş
Bin tohum eker bir dağaYayılır ovaya, bağaÇiçek süs olur toprağaMevla görsün kulum dermiş
O ne uyur nede yatarÇok çalışır, çok iş tutarServetine servet katarYağma olsun malım dermiş
O ezel ayarlı sazdırTürkü söylet şiir yazdırŞafakta uçan niyazdırHakka çıkar yolum dermiş.
O çiçekler neşvesidir.Öz muhabbetin sesidir.Sütü bir aşk ülkesidir.En basit şey balım dermiş.
Mumda yanar, balda akarDamladan deryaya bakarHer çiçek bir çeşit kokarEn güzeli gülüm dermiş
Arı sütü, çiçek tozuBaldır mumun gerçek özüBin parçadır arı gözüAma birdir dilim dermiş
ANADOLU SEVGİSİ (8684 Hit)Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,Hele boz dumanlar çekilsin de gör.Her haftası bayram,her günü düğün,Hele yaylalara çıkılsın da gör.Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;Kağnılar yollarda,yoncalar dizde...Saydıklarım damla değil denizde,Hele bir ekinler ekilsin de gör.Görmedin sen bizim mavi suları,Karlar eriyince kırar yuları...Köpük olur beyaz,sel olur sarı;Hele taştan taşa dökülsün de gör.Sen bizim köyleri görmedin ki hiç,Yolları toz,çamur,evleri kerpiç.O kirli kabukta,o en temiz iç;Hele bir yakından bakılsın da gör.Anlamaz,bilmezsin sen bizim halkı,Sevgiyi bulasın,yakına gel ki...Kalıplar gerçeği göstermez belkiGönül perdeleri sökülsün de gör. ABDURRAHİM KARAKOÇ AYRILIK HAVASIBen nefret eyledim sizin gerçektenYalanı severim, yalanı gayrıTiksindim bülbülden, gülden çiçektenYılanı severim, yılanı gayrıYıllarca boş yere canımı sıktımNihayet yol buldum çığırdan çıktımBeyden efendiden sayından bıktımUlanı severim ulanı gayrıSapıtmış bu diye beni yerinizHakkımda bin türlü hüküm verinizOmuzumda yüktür dirilerinizÖleni severim öleni gayrı ABDURRAHİM KARAKOÇ BAMBAŞKA Doktor, benim derdim bambaşka bir dert;Ağrıyan yerimi sorma boşuna.Yazdığın reçete değer mi zahmet?Kağıtla kalemi yorma boşuna.Kerem eyle, fayda vermez yardımın;Tıp ilminde çaresi yok derdimin;Her tarafı gurbet olmuş yurdumun;Düşünceme tuzak kurma boşuna.Gönlüm yığın yığın hasret yüklüdür;İçimde tarifsiz keder saklıdırSökemezsin yaralarım köklüdür;Merhem sürüp, sargı sarma boşuna.Dost yolları nakışlandı kanımdan;Sevdiklerim vergi keser canımdan;Sükuta muhtacım, ayrıl yanımdan,İncitip günaha girme boşuna.Aşk koymuşlar ıstırabın adını;Alamadım yaşamanın tadınıYapacaksan eğer bana yardımı,Öldür kurtar, ilâç verme boşuna. BAYRAMLAR BAYRAM OLA -1 Güneş yükselmeden kuşluk yerineBir adam camiden döndü evineOturdu sessizce yer minderineKızı “Bayram” dedi, yalın ayaklıAdam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..Eli öpüldükçe içi burkulduKonuşmak istedi, dili tutulduGüç belâ ağzından bir “off! ” kurtulduOğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalıAdam “he ya” dedi, gözü kapalı..Düşündü kış yakın, evde odun yokTenekede yağ yok, çuvalda un yokYok yoka karışmış; tuz yok, sabun yokAvrat “Bayram” dedi, eğdi başınıAdam “evet” dedi, sıktı dişini..Çalışsa ne iş var, ne cepte paraDağ oldu içinde büyüyen yaraDikti gözlerini karşı duvaraTakvim “Bayram” dedi, silindi yazıAdam “öyle” dedi, bağrında sızı..Döndürse yönünü herhangi dostaYaralı, gariban, dul, yetim, hastaAylar, yıllar, günler erirken yastaYer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtıAdam “Bayram” dedi, evinden kaçtı.. ABDURRAHİM KARAKOÇ BAYRAMLAR BAYRAM OLA -2 Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıpÇocukken gördüğüm bayramlar hani?Mübarek elleri öpüp, koklayıpYüzüme sürdüğüm bayramlar hani?Hani ya o özlem, hani ya o tad?Ne dışım kaygusuz, ne içim rahatHaftalar öncesi her gün, her saatBabamdan sorduğum bayramlar hani?Nur yağan geceler, gündüzler nerde?Neşe paylaştığım öksüzler nerde?Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?Huzura erdiğim bayramlar hani?Kar çiçeğim solmuş kar yatağındaCan verir ırmağın dar yatağındaArife gecesi yer yatağındaÜstüme serdiğim bayramlar hani?Bayram demek takvimdeki yazı mı?Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?Açıp yüreğimi, yumup gözümüÖzüne girdiğim bayramlar hani?Bayram af günüdür, barış günüdürBayramlar rahmete giriş günüdürBayram, Hak menzile varış günüdürGönlümü verdiğim bayramlar hani? BAYRAMLAR BAYRAM OLA -5 Giden Bayramlardan almadık bir tadGardaş bu senenin bayramı nasıl?Şenay’larda bayram her gün, her saatElif’in, Döne’nin bayramı nasıl?İçinde boğulduk derdin, acınınUykusu bitmedi şeyhin, hacınınÜç gardaşı şehit veren bacınınOğulsuz ananın bayramı nasıl?Neşe topuğumda, elem boyumdaSen çoğunu anla, ben az deyim deKim öldü, kim kaldı garip köyümdeYa bizim hanenin bayramı nasıl?Dert deşmek değildir gayem, niyetimDüşündükçe sızlar kemiğim, etimGelini dul kalmış, torunu yetimAk saçlı ninenin bayramı nasıl?Hangi eller sürer suçluyu suçaGüdümlü başların destesi kaçaKimler zorlanıyor gönülsüz göçeBoş kalan binanın bayramı nasıl?İşkence altında ezilir canlarMasum yiğitlerle dolu zindanlarSes verin mezardan ulu sultanlarYusuf-u Kenan’ın bayramı nasıl?Bizden sandığımız bize yabancıGörünen simalar göze yabancıKabukta bayram var, öze yabancıSöyleyin, mânânın bayramı nasıl?Sabahtan haber yok, ufuklar karaSemerkant kan ağlar, yanar BuharaKeşmir, Kâbil, Kerkük hasret baharaKudüs’ün, Sina’nın bayramı nasıl?Ayşe’nin bayramı gözyaşı, firakSultan’ı derdiyle baş başa bırakSormadan geçemem, etmişim merakNükhet’in, Nana’nın bayramı nasıl?Mücahit, maddeye yapar akınıDevrimci, soygundan tutar yükünüBiz toprağa verdik Hikmet Tekin’iKotil’in, Zana’nın bayramı nasıl?Doğduğundan beri çamlar devirenEkranda iftira, yalan savuranSalyası, ülkeyi göle çevirenBoynuzlu dananın bayramı nasıl? BAYRAMLAR BAYRAM OLA -6 Âlem-i İslâm’a rahmet su gibiAksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Evleriniz cennet kokusu gibiKoksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Zindan “medrese”dir, gam yayla sizeFarkı yok bin yılın bir ayla sizeMelekler yukardan gıptayla sizeBaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Uygur, Kazak, Kırgız, Azerî’nizdenGitmesin gardaşlık nazarınızdanZalimler, zulmünü üzerinizdenÇeksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Süleyman esir de, Simon neden hür?Hiç durma dünyanın yüzüne tükür..Müslümanın sesi münafıktan gürÇıksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Serilsin gönüller döşek misaliPatlasın sevgiler fişek misaliHakikat, durmadan, şimşek misaliÇaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Haksızlık almasın Hak’kın yeriniAşsın boyunuzdan aşkın deriniKimi gözyaşını, kimi teriniDöksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Kök bir, dallar ayrı ki, İslâm bir gülAfganistan bir gül, Türkistan bir gülVahdet bahçesine her insan bir gülDiksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Mağdurlar, mazlumlar ersin felahaVuslata varanlar varsın bir dahaİrfan tohumunu gece, sabahaEksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Kandır zalimlerin zulüm çiçeğiÖldürür cehalet, ölüm çiçeğiGençler yakasına ilim çiçeğiTaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Şehide toprağın hürmet-i aşkıAnadan fazladır şefkat-i aşkıRab’bim yüreklere ülfeti, aşkıSoksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Hazreti Resül’ün nurlu katınaGitmek isteyenler binsin atınaKüfrün saltanatı yerin altınaÇöksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.Ne makam, ne para, ne senet, ne çek...“Kurtuluş İslâm’da” vallahi gerçekBu mübarek sevda bizleri tek tekYaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. BEBEĞE ÇAĞRI Soyguncu soysun da, vurguncu vursunSen ana karnında boşa durursunDoksan günde çık gel dokuz ay dursunDoğmaya gayret et, doğmaya bebekSonra geç kalırsın yağmaya bebekÜçkağıtçı düzen geçip gitmedenHer ocakta üç- beş baykuş ötmedenÇabuk ' Devlet malı deniz' bitmedenDoğmaya gayret et, doğmaya bebekSonra geç kalırsın yağmaya bebekMakam armağandır, koltuk hediyeMuhkem ilamlar var ' rüşvet ye' diyeNe diye beklersin söyle ne diye?Doğmaya gayret et doğmaya bebekSonra geç kalırsın yağmaya bebekGöz kırpınca sıfırı çok sayılarZirveye tırmandı topal ayılarYağcı yeğen arar haydut dayılarDoğmaya gayret et doğmaya bebekSonra geç kalırsın yağmaya bebekArtık banka soymak basit eğlenceGünde milyar hiçtir ' yurtsever genc' e(!)Dünyaya duhül et, gel biraz önceDoğmaya gayret et dogmaya bebekSonra geç kalırsın yağmaya bebekTez çık, haram süt bul, beleş kundak bulYalancılık mübah, yüzsüzlük makbulHukuksal açıdan bir ' olanak' bulDoğmaya gayret et doğmaya bebekSonra geç kalırsın yağmaya bebekAdi ekranlarda iğrenç yüzü görHalkı tiksindiren bir kof dizi görÖnce onları gör, sonra bizi görDoğmaya gayret et doğmaya bebekSonra geç kalırsın yağmaya bebek BEBEĞE İHTAR Geçmişte yağmanın hasat dönemiAcele gel diye çağırdım seniŞimdi iş değişti dur, dinle beniDokuz aylık yolu altmış ayda çekBeş sene dolmadan doğma ha bebek.Emmin, dayın annen, baban keresteİşçi, memur, çiftçi, çoban keresteÇarşı, pazar, yazı-yaban keresteİnsanlar ya mertek, ya orta direkBeş sene dolmadan doğma ha bebek.Doğarsan üç günlük iş bulamazsınAcıkırsın, ekmek, aş bulamazsınUcuz toprak, beleş taş bulumazsınYaşamak rezillik, rüsvaylık demekBeş sene dolmadan doğma ha bebek.Arı peteğinde ağulu bal varKaçıp kurtulmaya ne yön, ne yol varSıkıver dişini, annene yalvarBuradan rahattır orda beklemekBeş sene dolmadan doğma ha bebek.Kurtlar sülük oldu, sıyrıldı posttanKaçan kurtuluyor, ahbaptan dosttanDeğişti bahçıvan, bozuldu bostan,Hıyarlar acıdır, karpuzlar kelekBeş sene dolmadan doğma ha bebek.Vaziyet bambaşka vaziyet olduYaşamak işkence, eziyet olduDalkavukluk üstün meziyet oldu.Sanatkârlar sansar, dâhiler şebekSözümü dinlersen hiç doğma bebek. BEBEĞE SİTEM "Aman gelme" dedim, bak geldin işteDünyaya meylin var, beşer’sin bebekBir bilsen dünyamız neyin nesidirAyırır ağzını işersin bebek.Kimisi su katar içtiğin süteKimisi at sokar yediğin eteGünahtan, hileden, haramdan öteZulmet kuyusuna düşersin bebek.Yukarıya gitsen'köle'sayarlarAşağıya insen tefe koyarlarHer saat bir başka renge boyarlarBaktıkça sen sana şaşarsın bebek.Önün bal-petekli, elin mühürlüOmuzun kötekli, dilin mühürlüHaftan ipotekli, yılın mühürlüAydan, günden mahrum yaşarsın bebek.Sevgimiz rüşvettir seversek seniAldatmak içindir ne versek seniKalleş çağımızla eversek seniGerdeğe girmeden boşarsın bebek. BENİ DE ÇAĞIR Çileyi koklayıp gül niyetine,Zindana girersen beni de çağır.Sabrı, kanaatı bal niyetineEkmeğe dürersen beni de çağır.Bazen iki dünya sığar içime,Bazen iki güneş doğar içime.Bazen gam yağmuru yağar içimeSen beni ararsan, beni de çağır.Dostların var ise divanelerden,Göz yaşın aktıysa minarelerden.Binlerce senelik viranelerdenBirşeyler sorarsan, beni de çağırEzelin ezelden öncesi vardı,Yine sonsuzluktur sonsuzun ardı.Zaman yumağına bizi kim sardı?Aklını yorarsan beni de çağır.Dışarda göz yanar, içerde yürek,Taahhüt ehline tahammül gerek.Mazlum yarasına merhem diyerekGöz yaşı sürersen beni de çağır. BENZETTİLER Yeni bir afyondur yenen her lokmaBiber avrupalı,tuz avrupalı.Gülücükler sahte kirpikler takmaDudak Avrupalı,göz Avrupalı.Bebeklikte benliğini yitirenTepe tepe tepemizde oturanBizi çıkmazlara alıp götürenAyak Avrupalı,iz avrupalı.Birisi diskoda içer kıvırırBirisi kulüpte konken çevirirYapmasını bilmez ki yıkar devirirAna avrupalı,kız avrupalı.Kalıba uydurdu uyduklarımızYazmakla bitmez ki duyduklarımızParis modasıdır giydiklerimizAstar avrupalı,yüz avrupalıEn mahrem yerlerin kalktı örtüsüBeş santim tırnaktır ellerin süsüBütün bunlar medenilik ölçüsüCilve avrupalı naz avrupalıİster sari deyin isterse ırsi,Büyük revaç buldu makbulün tersiDuyduğumuz 'okey,adiyös,mersi'Ağız avrupalı söz avrupalıHer gün karşımıza on zıpır çıkarBağırır,çağırır,devirir yıkarDinler kulağımız gözümüz bakarŞarkı avrupalı,saz avrupalı.Başımız ayıkmaz binlerce halttanÖrf,adet gemimiz delindi alttanAnalar Muğla'dan Van'dan Tokat'tanBebek avrupalı bez avrupalıSahnede ekranda hıyar dinlerizDeliye,densize uyar dinlerizSaçma çığlıkları duyar dinlerizŞarkı avrupalı saz avrupalıHerkes soyunuyor açılmıyor kiSokakta boynuzdan geçilmiyor kiMüslüman gavurdan seçilmiyor kiŞekil avrupalı,poz avrupalıTürklük bu mu desem bu diyeceklerŞampanyayı sorsam su diyeceklerBir gün kökümüze hu diyeceklerKabuk avrupalı,öz avrupalı. BEŞİNCİ MEVSİM Düştü can evime dördüncü cemreDünyayı üçüncü gözümle gördüm.Dörtyüz seksenbeş gün çekti bir seneOnaltıncı aya takvimsiz girdim.Aynalara baktım korku gösterdiSaatler her sabah kırkı gösterdiNamlular, nişanlar Türk'ü gösterdiHayatım boyunca hedefte durdum.Gül sundum yediler, koklamadılarArmağan can verdim saklamadılarGittim... gelir diye beklemedilerKaybolan gölgemi yollara sordum.Getirdim yanıma ay'ı bir karışÖlçtüm ki dağların boyu bir karışŞehiri bir adım, köyü bir karışDamlada denizdir en küçük derdim.Savurdum, eledim, seçtim zamanıYaprak, yaprak tel tel açtım zamanıHaftada üç asır geçtim zamanıNerye gittimse zamansız vardım.Yırtıldı ruhlara çizdiğim resimYazık, kuklalara sığmadı sesimYaşadığım şimdi beşinci mevsimÇağın çilesini sırtıma sardım BİR GÜZEL ÜLKÜ Yüreklerde kök bağlayıp yaşayanBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Ezelden ebede müjde taşıyanBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Yesi'deki kutsal aşkın mayasıMalazgirt'te Alparslan'ın rüyasıSöğütteki has kilimin boyasıBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Yunuslayın 'Et-kemiğe bürünen'Selim ruhta Yavuz serdar görünenŞems misali cümle kirden arınanBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Bedenlerde Koç Köroğlu yüreğiDebreştikçe yakın eyler ırağıİman kalesinin bayrak direğiBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Riya duygusuyla dolup taşmamışİlimden, irfandan uzaklaşmamışBenlik çamuruna ayak basmamışBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Dedem Korkut töresiyle töreliEdep, ahlâk, sevgi, saygı sıralıKırk yıl önce.. aklım erdi ereliBir güzel ülküdür günül verdiğim.Her kapıda bir hesaba girmeyenİnancından zerre taviz vermeyenDost alnına kara leke sürmeyenBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Mazlumun yoldaşı, zalimin hasmıKendine put yapmaz heykeli, resmiHak'tır, adalettir, rahmettir ismiBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Bu ülkü candadır, sokakta yatmazGüneştir.. bir doğdu, bir daha batmazMenfaat uğruna kimseyi satmazBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Şiddeti, kavgası, kanı olmayanİçinde öfkesi, kini olmayanSonsuza uzanan, sonu olmayanBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Bedir’den Bizans’a akıp gelen oKüfür setlerini yıkıp gelen oİlâhî kaynaktan çıkıp gelen oBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Sinan'da estetik, Itrî'de ahenkSebillerde hayat, kubbelerde renkMevlânâ'da ilim, Barbaros'ta cenkBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Nizâm-ı Âlem'dir Hak'kın sözü buSöylediğim cümle sözün özü buTek damlada umman eyler bizi buBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Ülkü demek makam, mevki, taç değil,Ülkü demek totem, sembol, haç değilKul icadı kof ilkeler hiç değil,Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.Taze filiz vermiş Edebali’yleÇiçeklenmiş Hacı Bayram Veli’yleUlubatlı Hasan’daki hâliyleBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Şehitlerin kanlarıyla ıslananDestan olup mavera’dan seslenenAtıf'larla Said'lerle beslenenBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Türk'e ihsan olmuş “Kavm-i Necip”likBoş hayâldir bu şerefe rakiplikHayatlar gergeftir, ameller iplikBir güzel ülküdür gönül verdiğim.Ne yazdımsa inanç, ahlâk, örf ilePostaladım gönül denen zarf ileAnlatılmaz yirmi dokuz harf ile,Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. BİR YERDEN HER YERE MEKTUP Sormayınız, görmeyiniz canlarımHakkınızı yiyip yutan buradaDinlisini,dinsizini dinlerimBesmeleye yalan katan burada.Sofralara viski havyar dizilirFiatınız peçeteye yazılırSırtınızdan günde dört post yüzülürSizi soyup,sizi satan buradaSimsar siyasetçi,doktor,avukatİnsan avlıyorlar her gün her saatHızlı köşe dönmek en üstün sanatKan gölünde balık tutan burada.Ortada kol gezerken kıtlıklar,yoklarBurda betonlarla delinir göklerKontlar,şansölyeler,baronlar,düklerKirli yağan,eğri biten burada.Yürekler acısı bir garip alemRüşvetsiz imzaya yanaşmaz kalemPop müzik,şampanya.marlboro,salemGece gündüz keyif çatan buradaKız,kadın pazarı sokağı,yurduHomoseksüeller çığlaşan orduNe ahlak kaygusu ne namus derdiHızlı doğan erken öten burada.Yazık..siz beğenir,siz seçersinizEn çürük köprüden siz geçersinizBilirim her zaman çar naçarsınızKör-kütük,zil-zurna yatan burada.Hal gidiş bu minval bu vaziyetteSabun işkencede,su eziyetteRağbet ne ilimde ne meziyetteAydınlığa çamur atan buradaDoğan bebek dost yemeye zorlanırDüşündükçe içim dışım korlanırEvlat sahiplenir ana horlanırAna vatan yavru vatan burada. ABDURRAHİM KARAKOÇ BİRAZ DA KİTAPLAR SENİ OKUSUN Canlı bir kitapsın, yazarı MevlaAçık dur, kitaplar seni okusunYüzünde şavklansın nazarı MevlaEğilsin mehtaplar seni okusunKasırga ol, döne döne zikir etHer nefese on bin misli şükür etŞüphe burgacında Hakk'ı fikir etUyansın girdaplar seni okusunErisin geceler gündüze gel kiKalmasın tek engel bir düze gel kiSecdede Rabbin'le yüzyüze gel kiMinberler, mihraplar seni okusunEzelin, ebedin şifresi sendeMenfinin, müsbetin şifresi sendeÇözülsen de olur, çözülmesen deSorular, cevaplar seni okusunAşktan, estetikten, ahenkten yanaŞiir, resim, müzik imrensin sanaCamiler, sebiler gelsin lisanaHayırlar, sevaplar seni okusunBedenin coğrafya, tarihtir dününAyrı ayrı sayfa saatin, gününDört kapısı açık dursun gönlününAlimler, erbaplar seni okusunNefret boşta kalsın, aşk ile dol daIşık, kılavuz ol gittiğin yoldaKur'an'dan feyz alana bir mektup ol daYazdığın kitaplar seni okusun BİRLİK (3453 Hit)Bilmeyen öğrensin, duymayan duysun!Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.Bölücü sapıklar aklına koysunKardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.Dünün insan yiyen kanlı çarkı yok!Yüzlerde gam, gönüllerde korku yok...Çerkezi yok, Kürdü yoktur, Türkü yok...Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.Allah bir, vatan bir, bayrak bir bedenYanlış yola sapmayalım bilmeden!Doğu, batı diye ayırmak neden?Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.Yırtılıp atılmaz tarih sepete!Birlik oldu camide ve cephede;Kore'de, Kıbrıs'ta, Kocatepe'deKardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.Nineler, dedeler, masum bebekler,Bizlerden Huzurlu Türkiye bekler;Tutuşsun el- ele kızlar erkekler:Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.Kalacak adımız, kaldığı gibi,Aleme velvele saldığı gibiTıpkı Sakarya'da olduğu gibiKardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.Ne zulmü severiz, ne kinimiz var!Hayrı emreyleyen hak dinimiz var;Dağlar, çağlar boyu yeminimiz var:Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz. BİTMEZ BİR GARİP HİKAYE Otuz yaz otuz kış aynı duraktaBekle babam bekle can mı dayanır.Kara yalanları beyaz kundaktaSakla babam sakla can mı dayanır.Her yanımız gurbet...hani ya sılaÖmür bitmez çile ölüm fasılaGünleri aylara ayları yılaEkle babam ekle can mı dayanır.Çare say,çanak tut çağ zilletineSarmaz mı umutlar,sarpa çetineKatır tırnağını gül niyetineKokla babam kokla can mı dayanır.Nimetler kurnaza ülkü mazlumaCehennem ettiler mülkü mazlumaAldatıp her çeşit mülkü mazlumaYükle babam yükle can mı dayanır.Bedavacı çomak soksun davanaArı çıksın sinek girsin kovanaGiden kussun gelen kussun divanaPakla babam pakla can mı dayanır. BULDUKTAN SONRA ARAMA Omuzumda sevda yüküYollarda Seni aradım.Beste beste, türkü türküTellerde Seni aradım.Girdim yeşilden sarıyaSordum ölüye, diriyeÇiçeği verdim arıyaBallarda Seni aradım.Aşk yalımı girdi canaGönlüm döndü gülistanaGece-gündüz yana yanaKüllerde Seni aradım.Yorulup demedim, yeterHasretin gözümde tüterKeremden, Mecnundan beterÇöllerde Seni aradım.Bahçem çiçek, bağım gazelBirleşir ebedle, ezelAyırmadım çirkin, güzelKullarda Seni aradım.Ulaşmak için rahmeteKatlandım binbir zahmeteKarışıp söze, sohbeteDillerde Seni aradım. DAĞLARA DENİZ EKTİM Uykuları yatağıma bağladımGeceleri delip çıktım dağlaraOrmanların kakülünü taradımBulutlardan gömlek diktim dağlaraAğaran şafakta gördüm yarınıTuttum nakış nakış ördüm yarınıYağmur damlasına sardım yarınıDalga dalga deniz ektim dağlaraKartal kanadıyla biçtim gökleriDuru pınarlardan içtim gökleriYa Allah diyerek açtım gökleriDemet demet ışık döktüm dağlaraHayal var ki hakikatten evladırÇile var ki çok nimetten evladırSabır, şükür her ziynetten evladırÜçüncü gözümle baktım dağlara GENELGE Dar zamanda düşmanların altınaAt olanlar safımıza gelmesinGaribanın, fukaranın sırtınaBit olanlar safımıza gelmesinAğırlık, irilik ölçüsün bırak;Tartıya vurulmaz beyinle, yürek.Bu ülkede iman gerek, ruh gerek;Et olanlar safımıza gelmesin.Öte dursun işkembeden atanıLazım değil kaçan ile yatanıMenfaate rüşvet verip vatanıFit olanlar safımıza gelmesinSapıklar her yerde atsa da çamur;Gerçek mayasına kuvuştu hamur;Adam istiyoruz dört başı mamur!İt olanlar safımıza gelmesinGönül bahçesinde korku gezeniAsla kabul etmez ülkü düzeniSevdası, sabırı, aklı, izanıKıt olanlar safımıza gelmesinBiz zulüm ayında güneş çağıyız;Hira'dan feyzalan Tanrıdağ'ıyız!Biz meyve bahçesi, üzüm bağıyız,Ot olanlar safımıza gelmesinParolamız her zamanda, her yerde;Ölmek var da baş eğmek yok namerdeBu imana, bu ülkeye bu derdeYad olanlar safımıza gelmesin. GİDE GİDE Gösterir gün gibi, düşüncelerin,Derinden derine âşıksın gönül.Çıkla kadın desem yalan söylerim;Sen başka birine âşıksın gönül.Kırılmış telleri sevda sazının;Eşi yok sendeki ince sızının;Tarlada çift süren köylü kızının,Topraklı terine âşıksın gönül.Maraş’, Muğla’ya, Kırklareli’ne,Yiğit Köroğlu’nun Çamlıbel’ine,Kars’ın yaylasına, Van’ın gölüne,Ağrı’nın karına âşıksın gönül.Baharın bulutu, seherin yeli,Sarı seller gibi coşturur seni.Varsın bilmeyenler desinler “deli”Bugünden yarına âşıksın gönül.Yüksekten dökülen suyun sesine,Kekik kokusuna, çam gölgesine,Renklerden sütbeyaz, koyu yeşile,Toprağın moruna âşıksın gönül.Yiğitin, sözünden dönmeyenine,Ateşin yıllarca sönmeyenine,Silahın omuzdan inmeyenine,Atın gök kırına âşıksın gönül.İyinin iyisi, güzelin hası..Susamış yolcuya su veren tası,Edibin kalemi, ressam fırçası..Şairin şi’rine âşıksın gönül.Değildir bu sevgi akıl erecekHer duyan bir başka mânâ verecekŞaşırmış yolcuya yol gösterecekHakikat nuruna âşıksın gönül. GÖLGE OYUNU... Ben avcı olurum, o ceylan olurKovalar dururum kendi gölgemi.Umut toprak olur, dert zaman olurİp takar sürürüm kendi gölgemi.Her kuşluk vaktine, her ikindiyeBölerim gölgemi üçe, ikiyeEli boş bebekler oynasın diyeArmağan veririm kendi gölgemi.Gölgemde bir değil bin yara kanarGölgeme değerse gölgeler yanarGeceleri gölgem yollarda donarKar gibi kürürüm kendi gölgemi.Soyunur aynalar ışıktan, renktenBazen akşamüstü, bazen çok erkenKuşlar gökten yuvasına dönerkenGüneşte görürüm kendi gölgemi.Sevgi, dağ zirvesi; kin, dipsiz kuyuKarıştan kısadır hayatın boyuKirletirse şayet toprağı, suyuGöğsünden vururum kendi gölgemi GÖLGE OYUNU... Ben avcı olurum, o ceylan olurKovalar dururum kendi gölgemi.Umut toprak olur, dert zaman olurİp takar sürürüm kendi gölgemi.Her kuşluk vaktine, her ikindiyeBölerim gölgemi üçe, ikiyeEli boş bebekler oynasın diyeArmağan veririm kendi gölgemi.Gölgemde bir değil bin yara kanarGölgeme değerse gölgeler yanarGeceleri gölgem yollarda donarKar gibi kürürüm kendi gölgemi.Soyunur aynalar ışıktan, renktenBazen akşamüstü, bazen çok erkenKuşlar gökten yuvasına dönerkenGüneşte görürüm kendi gölgemi.Sevgi, dağ zirvesi; kin, dipsiz kuyuKarıştan kısadır hayatın boyuKirletirse şayet toprağı, suyuGöğsünden vururum kendi gölgemi HAKİM BEĞ Gene tehir etme üç ay öteye,Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.Otuz yıl da babam düştü ardına;Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.Kırk yıl önce; yani babam ölünce,Kadılıklar hâkimliğe dönünce,Mirasçılar tarla, takım bölünce,İrezillik beni buldu hâkim beğ.Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git;Bini buldu burda yediğim zılgıt.Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git!'Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.Sekiz evlek tarla, bir geverlik su,Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?Kazanmasam da hu, kazansam da hu!Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.Keşife-meşife, damgaya, harc'aKanımız kurudu harca da, harca..Sayenizde avukatlar yıllarca,Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.Mübaşir itekler, kâtip zavırlar;Değişti bizde de göya devirler.Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar,Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?Şaşırdım billâhi yolu yordamı..Kızma sözlerime alam kadanı,Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.Mülkün temeliydi adalet hani?...Bizim hak temelde saklı mı yani?Çıkartıp ta versen kim olur mâni?Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ?!Hem davacı pişman, hem de davalı..Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.Sabret makamından çalma kavalı,Sürüler ekine daldı hâkim beğ. HASANA MEKTUP Çok oku, çok düşün, çok şeyler anla,Aha bu mektubu alınca Hasan.Manalar iplikten incedir amma,Kelimeler biraz kalınca Hasan.Gene ağzımızı açmıyor bıçak,Huzur size ömür..... Dert salkım saçak.Oyuna kalkıyor yüzlerce köçek,Batıdan bir hava çalınca Hasan.Kök saldı bahçede ayrık otları,Yemler pay edildi, sattık atları.Biz kovalım derken baştan bitleri,Sülükler yapıştı, kulunca Hasan.Süt dolu güğümü çalarız taşa,Kutsal görevimiz 'Sağol çok yaşa !'Mülkte hakikati aramak boşa,Tüm suçlular güçlü olunca Hasan.Derisini yüzdük demokrasinin,İşi iştir imtiyazlı asinin.Hakikatte vahşi, sözde 'vasinin'Dörtnala gidilir yolunca Hasan.Canım Hürriyeti koydunsa ara,Ekmek yalınayak kaçtı dağlara.Çevremize küsmüş kardeşlik var ya,Haber ver, izini bulunca Hasan.Soysuzlar taş atar mukaddesataKarşı duramazsak bizdedir hata.Tahammül teşviktir, böyle hayata,Öl..İnsan küçülmez ölünce Hasan. HATIRLATMA Mektup derken şiir oldu bak geneDarılırsan ben ölürüm, unutma...Taze sarmaşığım, hoyrat bedene...Sarılırsan ben ölürüm, unutma...Bir gün güneş olur göle doğarsınBir gün yağmur olur yola yağarsınBir gün çiçeklerden koku sağarsınYorulursan ben ölürüm, unutma...Kılıç ağzı yoldur, ok ucu meydanDikkat et; sen benim canımsın ey can! .Koyakta kekliksin, kayada ceylanVurulursan ben ölürüm, unutma...“Aşk” denince aklı bırak, deli ol! .Işık ışık gökten inen dolu olBoz-bulanık akan yağmur seli olDurulursan ben ölürüm, unutma...Dinlemek zor, anlamak zor yâr beniGöreceksen dertte, gamda gör beniGönül toprağıma yaptım türbeniDirilirsen ben ölürüm, unutma.. HEPSİ BİZİM KESEMİZDEN Müdür, bakana yağ yakar;Tel parası kesemizden.Teri bile şipir kokar;Gül parası kesemizden.Kahvaltısı kaymakla bal,Sepet sepet muz, portakal...Viski içer, yüzü al al;Yal parası kesemizden.Hanım berberde kırıtır;Kızı terzide sırıtır;Her gün bir makam donatır;Çul parası kesemizden.Fakir gelir ters ters süzer;Torpilliye fıstık ezer;Metresine mektup yazar,Pul parası kesemizden.İskoç giyer, Salem içer;Sekreterle dalga geçer;Sık sık yolluk alır uçar,Yol parası kesemizden. İKİNİN BİRİ (3371 Hit)Can özünden besmeleyi çekendeDil yanmazsa ben yanarım sultanımHak uğruna bir sefere çıkandaYol yanmazsa ben yanarım sultanımArzuhalim ulaşırsa divanaKorkarım ki taban değer tavanaÇiçeğimden zerre girse kovanaBal yanmazsa ben yanarım sultanımGöz utanır gönül dostu görünceCan tutuşur candan selam gelinceBülbül olup bir bahçeye girinceGül yanmazsa ben yanarım sultanımAşıklık içimde doğduğu zamanTaş yanar göz yaşım yağdığı zamanMızrabım sazıma değdiği zamanTel yanmazsa ben yanarım sultanımÜzülmedim erkenine geçineAkıl yordum herşeyine hiçineSöküp yüreğimi atsam içineGöl yanmazsa ben yanarım sultanımAlev alev ruhta, canda bu ateşBakmakla görülmez bende bu ateşBırakılsa hangi günde bu ateşYıl yanmazsa ben yanarım sultanımDosta mektup yazma vakti gelirseYazar postalarım kısmet olursaMektubumun mahiyetin bilirsePul yanmazsa ben yanarım sultanım İNCİTME Gölgesinde otur ammaYaprak senden incinmesin.Temizlen de gir mezaraToprak senden incinmesin.Yollar uzun, yollar inceYol kısalır aşk gelinceYat kurban ol İsmail’ceBıçak senden incinmesin.Burdayım de ararlarsaDoğru söyle sorarlarsaTabutuna sararlarsaBayrak senden incinmesin.İl göçsün göçtüğün vakitYol yansın geçtiğin vakitSuyundan içtiğin vakitIrmak senden incinmesin.Toz konmasın sakın sanaHakkı geçer halkın sanaGücenmesin yakın sanaUzak senden incinmesin. ABDURRAHİM KARAKOÇ İNSANLARIN DRAMI (2559 Hit)Hilkatten bugüne her ne çektiyseZekası kıtlardan çekti insanlıkHazar zamanıysa, sefer vaktiyse'Gel'lerden, 'git'lerden çekti insanlıkPutçular put dikip dünyalar vurduTezahürat arttı, tefekkür durduFiravun emretti, Nemrut buyurduYürüyen putlardan çekti insanlıkKüfür gemisinde hep kürek çekenEtrafa iftira tohumu ekenKula kulluk için yarışa ÇIKANTasmalı itlerdan çekti insanlıkAferine göbek atan, oy atanHatasını sevap diye dayatanMasum gönüllere girip boy atanZararlı otlardan çekti insanlıkGün geçmedi üç-beş Nemrut türediKötü günler kötülere yaradıYitirenler yanlış yerde aradıHit'lerden, bitlerdan çekti insanlık İTİRAF (11255 Hit)Sevgiliden sevgiliye hediye,Ayva gider, elma gider, nar gider.Sevenin yüreği bir renkli mevsim;Yağmur gider, rüzgar gider, kar gider.Işıklı saçların dökmüş beline,Bağladım gönlümü her bir teline,Ana, bir ben değil bu aşk yoluna,Topal gider, sağır gider, kör giderFakir, zengin, yiğit, akıllı, deli...Bunların hepsi de sever güzeli,Baba, bu çığırdan ezel ezeli,Hasta gider, esir gider, hür gider.Sarıldım boynuna, öptüm yüzünden;Sevdim, ayrılamam kara gözlümden,Ah! Gardaş neyleyim gönül izinden,Herkes gitmiş, ben giderim, yar gider.Karakoç'um düşmüş gönül derdine;Can adaktır güzellerin merdine,Hey arkadaş, bu sevdanın ardınaŞahlar bile tahtı, tacı kor gider. KIRKINCI YIL HESABI (2650 Hit)Uykuları harman ettim, savurdumBir mübarek düş aradım kırk sene.Ne usandım, ne yoruldum, ne durdumİçi doğru dış aradım kırk sene.Çıktım dağ boş, indim baktım ova boşToprak garip, su tedirgin, hava boşNere gitsem dallar kırık, yuva boşYumurtada kuş aradım kırk sene.Aşk yükünü indirince arkamdanDoğmadık bebekler tuttu yakamdanHesap-kitap ettim kaçtım rakamdanOn yitirdim, beş aradım kırk sene.Binalar yükselir: Gözyaşı, kin, kan...Koymuşlar adını “uygarlık, ümran”!Yükseklerde, midelerdir hükümranAlçaklarda, baş aradım kırk sene.Gönül penceremi dünyaya açtımBaktım manzaraya, ben benden geçtim...Ucuzdan tiksindim, kolaydan kaçtımBelâsı çok iş aradım kırk sene...Birbirinden çürük çıktı senelerÖz yiğidi az doğurdu analarHayâl oldu gönlümdeki binalarTemel için taş aradım kırk sene.Adı “devrim” oldu avrat soyarakDenge kurdu toklar açı yiyerekAptallara ibret olsun diyerekSolucanda diş aradım kırk sene. MAYA (2676 Hit)“Sılaya dön” diye mektubun geldi;Sılayı sılada yitirdim anam.Biten takvimlere sattım gençliği,Uykuyu rüyada yitirdim anam.Özü bulmak için indim derine;Geç değdi ellerim dost ellerine.Salınca gönlümü mahşer yerine,Dünyayı dünyada yitirdim anam.Öteyi ötede, burayı burda,Güneşin nurunu bir başka nurda,İsa’yı çarmıhta, Musa’yı Tur’da,Adem’i Havva’da yitirdim anam.Kapattım kapımı “of” ile ah’a,Açtım penceremi sonsuz sabaha..Ağrımı, sızımı sorma bir daha,Onları orada yitirdim anam.Bu hiç, o herşeyden verince müjde,Silindi hayâller kalmadı gözde.Aşkım çiçek açtı yandığım közde,Aklımı, sevdada yitirdim anam.Ölçtüm ve düşündüm inceden ince;Sıyrıldı kılıftan “son” ile “önce”Mânâlar zihnimde şekillenince,Ben beni aynada yitirdim anam.Önce kökü dalda, dalı çiçekte;Çiçeği meyvede, meyveyi renkte;Var olan herşeyi bir çekirdekte,Onu da MEVLÂ’da yitirdim anam. MİHRİBAN (51757 Hit)Sarı saçlarına deli gönlümüBağlamıştın,çözülmüyor mihribanAyrılıktan zor belleme ölümüGörmeyince sezilmiyor mihribanYar,deyince kalem elden düşüyorGözlerim görmüyor aklım şaşıyorLambada titreyen alev üşüyorAşk kağıda yazılmıyor mihribanÖnce naz sonra söz ve sonra hileSevilen seveni düşürür dileSeneler asırlar değişse bileEski töre bozulmuyor mihribanTabiplerde ilaç yoktur yaramaAşk değince ötesini aramaHer nesnenin bir bitimi var amaAşka hudut cizilmiyor mihribanBoşa bağlanmış bülbül gülüneKar koysan köz olur aşkın külüneŞaştım karabahtım tahammülüneTaşa çalsam ezilmiyor mihribanTarife sığmıyor aşkın anlamıAncak çeken bilir bu derdi gamıBir kördüğüm baştan sona tamamıÇözemedim çözülmüyor mihriban MİHRİBAN ( UNUTURSUN) (15854 Hit)“Unutmak kolay mı? ” deme,Unutursun Mihriban’ım.Oğlun, kızın olsun heleUnutursun Mihriban’ım.Zaman erir kelep kelep..Meyve dalında kalmaz hep.Unutturur birçok sebep,Unutursun Mihriban’ım.Yıllar sinene yaslanır;Hâtıraların paslanır.Bu deli gönlün uslanır...Unutursun Mihriban’ım.Süt emerdin gündüz-geceUnuttun ya, büyüyünce...Ha işte tıpkı öyleceUnutursun Mihriban’ım.Gün geçer, azalır sevgi;Değişir herşeyin rengiBugün değil, yarın belkiUnutursun Mihriban’ım.Düzen böyle bu gemide;Eskiler yiter yenide.Beni değil, sen seni deUnutursun Mihriban’ım. NÖBETÇİNİN VUKUATI (2419 Hit)Yüzbaşım, garajda nöbet tutarkenHatırıma sıla düştü bu geceGüngören'in horozları öterkenGönül kalktı yola düştü bu geceİçinde dışında yoktur yalanıAnlatayım dur başıma geleniBir yar için düşüncemin olanıSapanca'da göle düştü bu geceBozhöyük'e vardım Güllü kadınaFal açtırdım Ülker'imin adınaGelin olmuş bak şu işin tadınaBizim kısmet ele düştü bu geceKırk yıl geçse unutamam bu günüOlmuş bitmiş sevdiğimin düğünüHep çözülmüş sırrımızın düğümüMaceramız dile düştü bu geceKalbime ateşten vurdular yamaPerişan bir halde döndüm kıtamaKarakoç bildiğin KARAKOÇ ama,Bilmediğin hale düştü bu gece ABDURRAHİM KARAKOÇ BU VATAN KİMİN (16459 Hit)Bu vatan toprağın kara bağrındaSıradağlar gibi duranlarındır,Bir tarih boyunca onun uğrundaKendini tarihe verenlerindir.Tutuşup kül olan ocaklarından,Şahlanıp köpüren ırmaklarından,Hudutta gaza bayraklarındanAlnına ışıklar vuranlarındır.Ardına bakmadan yollara düşen,Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,Huduttan hududa yol bulup koşan,Cepheden cepheyi soranlarındır.İleri atılıp sellercesineGöğsünden vurulup tam ercesine,Bir gül bahçesine girercesineŞu kara toprağa girenlerindir.Tarihin dilinden düşmez bu destan,Nehirler gazidir, dağlar kahraman,Her taşı yakut olan bu vatanCan verme sırrına erenlerindir.Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,Bu sevgi bir kuru ifade değil,Sencileyin hasmı rüyada değil,Topun namlusundan görenlerindir. Orhan Şaik Gökyay
p>
Email: yoldas22@hotmail.com
MAY SAYFALARI-1
ARICI
hayrabolu arıcıları pomak arıcı hayrabolu TİM hayrabolu köyüm uğur yoldaş aysun yoldaş emel tuba irfan recepışık fahri dede bayramşah köyü idris-baran satranç-u.yoldaş böğürtlen-tamer hüseyin-zeliha irfan selam arıcılar arıcı bayramşah köyü fatih bilsel fevzi pekin 1-....